10 Eylül 2015 Perşembe

Kitap Yorumu: Yok Bana Sensiz Hayat

Bugün farklı bir kitabı yorumlayacağız.
Yok Bana Sensiz Hayat
ASLI TOHUMCU
Kırmızıkedi Yayınevi
67 sayfa
7 TL
Dram, psikolojik, belki de fantastik...

Aslı Tohumcu'nun okuduğum ilk kitabı ve bu yazara yeni başlamak için iyi bir tercih olduğunu düşünüyorum.
Aslı Tohumcu diğerleri gibi yazmıyor, daha sokak ağzıyla, biraz da karışık ve belirsiz, bulanık bir dille ama daha sanatlı bir dille yazılmış. Ama anı çok iyi anlatıyor. An içinde birbirine geçmiş birden fazla düşünceye iyi hakimiyet sağlıyor. Ayrıca, yayınevi bunu Aslı Tohumcu'ya özel mi yapıyor bilmiyorum ama kitapta hiç büyük harf yok. Özel isimler, cümle başları hep küçük harfle yazılmış ve noktalama işaretlerine dikkat edilmemiş, noktalamaların eksikliği kafaları karıştırsa da ben bu iki ayrıntının kitabı daha orijinal kıldığını düşünüyorum. Daha ilgi çekici olmuş.

Her şey bir yana, bu kitabı hızlı okuyabilirsiniz ama dikkatli okumazsanız içinde kaybolursunuz.

Hikayede Aslı ve Adnan var. Bu ikisi, bir geceyi olsun ayrı geçirmeyeceklerine kadar söz vermiş iki dost. Aynı apartmanda oturuyorlar, akşam ellerini camdan uzatarak biribirlerine selam yolluyorlar. 
Derken yukarıdan birileri Mine'nin ipini çekti, ruh balonunu patlattı. Etkileyici değil mi? Bu cümleyi okuduğumda ben de şaşırmıştım. 

Ve Mine ölür...
Adnan da cıscıbıl ortada kalır... İsyan eder ve Mine'yi geri getirmek ister. Bunu bilen birine sorması gerektiğini düşündüğünden Mine'nin anlata anlata bitiremediği cumurkuşunu bulmaya gider. Tabii bu cumurkuşunun ne olduğu hakkında bir fikri yoktur, ne yer ne içer hiç bilmez. Ama inat eder ve gidip bisikletini alır, deli gibi sürmeye başlar ve caddede önüne birden 1C otobüsü çıkar ve onun penceresine sinek gibi yapışacağına emindir ve... ve...
Kendini bir bahçede bulur ve sınav başlar.

Bu kendini bahçede bulma olayını şöyle düşündüm: Otobüs Adnan'a çarptı, Adnan bayıldı, o an gördüğü rüya. Böyle düşünüyorum çünkü o kısım biraz bulanık anlatılmış ve geri dönüşler kitapta -geçmiş hariç- yok. Yani daha önce bir kez dediği bir olaya bir daha değinmemiş. Bu yüzden tek seferde bitirmeye gayret edin; hafızanıza gerçekten güvenmiyorsanız. :)

Kitap, ölümü, ölünün ardından hissedilenleri, onu geri kazanma çabalarını çok güzel anlatmış. Ölüm haberinin ardından oluşan o karın ağrısı gibi noktalar diğer kitaplardaki gibi unutulmamış, aksine dikkat çekici bir şekilde baskılanmış ki bu da kitapta orijinal başlığı altına konulabilecek maddelerden yalnızca biri bence.

Ama ölümü kabullenmek yok. İşte bu çok kötü. Ölümü kabullenmeyip ölen kişiyi bir saplantı haline getirmek hatası belki de hayattaki en büyük hatalar listesinde ilk üçü zorlar çünkü kişinin öz benliğini kaybetmesine yol açması neredeyse kaçınılmaz gibi bir şey. Sadece kendisine değil, çevresine de gerçekten büyük zararlar verdirir. Burada da onu görüyoruz.

Neyse, karakterlere geçelim.
Mine hakkında fazla şey bilmiyoruz, bildiklerimiz de Adnan'ın hatırladığı birkaç anıyla sağlanıyor. Şimdik, Mine nazlı bir kız. Utangaç. Ama Adnan'ı gerçekten çok iyi tanıyor. Onu kendinden iyi biliyor. Kendince mutsuz olmak için herkesten farklı nedenler buluyor, mesela balık olamayacağıyla ve Tolkien'in Aragon'uyla tanışamayacağı için salya sümük ağlayabiliyor. Balinalara da çok ilgi duyuyor falan.
Adnan ise kesinlikle çok inatçı, çok kıskanç. Kendisi yerine başkasıyla öpüştü diye kıskancından çatlıyor (dostluk???), onunla konuştu diye Cumurkuşunu bile kıskanıyor. Ben de ona uyuz oldum, hiç sevemedim. Ölüyü geriye getirmek istemesini bir yere kadar anlayabilirim ama bu yolda yaptıkları... (Bilmiyorum, okuyunca bana hak verirsiniz büyük ihtimalle.) Saplantı seviyesine çıkardığı bir amaca ulaşmak için her şeyi yapabiliyor. Her şeyi. Bundan da gocunmuyor, utanmıyor. Biraz da ukala gibi. Ayrıca onu öfkesine hakim olamamasıyla ayırt edebilirsiniz. :) 

Böyle değişik bir kitap. Öneririm ama etkisinde fazla kalmayın. Sonunu sakın haklı bulmayın. Ölüyle ölünmez(Adnan kendini öldürmüyor, merak etmeyin! :) ) O kısım biraz yanlış olmuş ama acının tazeliği göz önüne alındığında kesinlikle iyi ve doğru bir gözlem olmuş, ki yazar can dostunu kaybetmenin ne demek olduğunu biliyor.  O yüzden bu kadar iyi anlatabilmiş, ciğeri yanmış bir zaman belli ki. Bu romana da yansımış elbette, beklendiği gibi onu karamsarlaştırmış.
Her neyse, internette bunu 5 TL'ye bulabilirsiniz. Fraklı bir kitap okumak istiyorum diyorsanız, varın okuyun derim.

4/5 
Hoşçakalın! Yorum bırakmayı unutmayın!
:D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder