31 Ocak 2016 Pazar

DEX Alışverişi

Arkadaşlar, biliyorsunuz ki... 
Okuoku'da Dex Yayınları 9,90'dı! 
Evvet! Tabii ki de bunu kaçırmadık. (İnşallah kaçırmamışsınızdır çünkü indirim bitti.) Normal zamanlarda bu kadar fantastik üst üste okumuyorum, okunması da tavsiye edilmez zaten. Ama sevgili Okuokucuğum'u kıramadım! <3 Zamanla; teker teker, yavaştan okumayı düşünüyorum.



DUBLIN CADDESİ - Samantha Young
 Başlangıcı, çok sevilen naçizane Dublin Caddesi ile yapıyorum. Dublin Caddesi'ni bilmeyenler varsa, kapağı böyle değil; eee...                                  kötü, öğk, pis, kaka! :D                                                                                Arkadaşlar, bu tarz görüntülere bakmanın insan hafızasını zayıflattığını söylememe bile gerek yok, ispatlanalı yıllar oldu, kaldı ki Müslümanlar olarak bunu teee öncesinde zaten biliyorduk. Böyle kapak tasarlamanın neresi güzel, bakınca zevk mi alıyorlar acaba?! Çok terbiyesizce.

 Okudum, övüldüğü kadar da müthişti. Çok iyiydi. Ama atlanacak kısımları vardı. 
Ana karakterine bayıldım, onda gerçekten kendimi buldum. Sonunda ''karakterde kendini bulma''nın nasıl bir şey olduğunu anlamış bulunuyorum! :) 
5/5


 Diğerlerini yazmaya gerek yok, zaten bir tek Dublin'i okudum. Bu kitapları da okumayan bir tek ben kaldım galiba, acımı paylaşan biri varsa oralarda bir yerde, bana ses veriiinn! Yalnız olmadığımı bilmek güzel olurdu, 
Keyifli okumalar :)

27 Ocak 2016 Çarşamba

Babil Alışverişi

Babil.com'un diğer sitelere göre biraz daha pahalı olduğunu biliyorsunuz, bizim işimiz de kuruşlarla olduğu için daha önce hiç Babil'den alışveriş yapmamıştım. Ama indirime girmiş ve Ocak sonuna kadar devam edecekmiş. Gerçekten hızlı ve kaliteli bir şekilde elime ulaştı. Gerçi, kolinin kartonu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, elimle bile yırtabiliyordum. 


Sonunda Sissoylu'ma kavuştum! Yess! Bu kitabı ilk Nihan ablanın kanalında görmüştüm, daha sonra diğer bloggerlarda bunu övgü yağmuruna tutunca dayanamadım; her kitapsever gibi. Daha öncesinde Brandon abimin Steelheart'ını okumuştum ama (açıkçası oradaki bilimkurgu biraz fazlaydı) bunu çok daha müthiş olduğunu söylediler. Brandon Sanderson'ın kendini gösterdiği kitabıymış. Göreceğiz bakalım... :)


 İsmail Bilgin'i ''Sarıkamış-Beyaz Hüzün'' adlı kitabından biliyorsunuzdur. Okumayanlar varsa, ne yapın ne edin, okuyun şu kitabı! Sarıkamış'dan sonra hayranı olmuştum ve feminist damarımın baskın olduğu bir anımda bunu da sepetime ekleyiverdim.
Neil Gaiman'ı daha önce hiç okumadığımı söylemiş miydim? Tamam, sürekli ertelediğimi itiraf ediyorum. Başlamak için en iyi kitabı buymuş, beklentim yüksek. İnşallah orijinal bir hikayeyle ve orijinal karakterlerle karşılaşırız.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Kitap Yorumu: Kızıl Kraliçe

Kızıl Kraliçe'yi az önce bitirdim ve sıcak sıcak gecenin bir yarısı yorumunu da gireyim dedim. Ama ben böyle bir kitabın yorumunu nasıl gireyim arkadaş?!
Sadece...
Sedecee...
Ben en iyisi hızlıca hikayesinden başlayayım.

KIZIL KRALİÇE
Victoria Aveyard
Pegasus Yayınları
Distopya, entrika, romantizm, aksiyon.
338 syf.

          (Goodreads choice 2015 winner)


Burada yine distopik bir dünya karşımıza çıkıyor. İnsanlar kan renklerine göre sınıflara ayrılmışlar. (Burası çok orijinal değil mi!!) Kızıllar ve Gümüşler. Özel yeteneklere sahip Gümüşler ülkeyi yönetiyor, müthiş bir refah içerisinde yaşıyorlar ve Kızıllar ise hiçbir yeteneğe sahip olamadıkları gibi onlara hizmet ediyor(edebilmek için çırpınıyorlar yoksa savaşa gönderilecekler) onların ceremesini çekiyorlar; uzun zaman önce başlayan bir savaş söz konusu. İşte bu savaşa da sadece Kızıllar gönderiliyor. Daha yiyecek tek lokma bulamayan Kızıllar. İşte burada Kızıllar olacaksınız yoksa size de diğer herkese geldiği gibi hafif bir distopya gelir. Çünkü devlet; kader, yaşam tarzı, iş vb. şeylere karışmıyor. İşte bu yüzden hissedemezsiniz olmaz.

Bizim ana karakterimiz ise bir Kızıl. Hayatta kalmak için çalan bir hırsız, yetenekli bir yankesici.  Hep güzel ve nazik ablası Gisa'nın gölgesinde kalmış, gururlu ve ayakları yere basan(göreceksiniz) bir kız. Mare. İş bulamadığı için savaşa gitmek zorunda kalan bir genç kızdan bahsediyoruz.
Bir de Mare'nin yakın dostu Kilorn var. O da bir çırak olarak çalışıyor fakat ustasının ani ölümüyle, genç yaşının verdiği tecrübesizliğe yenilerek iş bulamıyor ve onun da yolu düşüyor, savaşa.
Bu ikili de birleşiyor, kaçalım diyorlar fakat daha öncesinde kaçan hiç kimse hayatta kalamamış. Mare'nin aklına bir fikir geliyor ve kontrolünü ellerinde tuttukları tek şey olan karaborsayı kullanarak kaçmak istiyorlar. Mal yerine insan satarak. Farley adındaki kızla da burada tanışıyorlar ve bu Farley, gerçekten güçlü bir kadın karakter.(Aklınızda durması gereken biri.) Çok yüksek bir fiyatla onları kaçırmayı kabul ediyor.

Ödeme için para toplayalım falan derken, kız, öncesinde parasını çalmaya çalışırken tanıştığı Cal adında bir çocuk tarafından, sarayda çalışmak için çağrılıyor. Ehem ehem... Ve kendisini, krallığın iki prensinin kendilerine Gümüş prensesler seçeceği yarışma gibi bir şeyin ortasında, Gümüşlere hizmet etmek için tutulmuş olarak buluyor. Tabii ki artık savaşa falan gitmeyecek. Vee... Sonunda güzel kısma geldik.
Ve daha sonraaa... Spoileeerrr!!! :(
Nedennn, nedeeenn?! Hepsini anlatmak istiyordum! :(
Allah'ımm... süperdiii! 

Kitabın sonlarına kadar aşk üçgenimiz (dörtgen de olabilir) devam ediyor ama fazla rahatsız olmuyoruz. 
Ayrıca, mutlaka diğer yorumlarda çok klasik olduğuna dair bir şeyler duymuşsunuzdur. Doğrudur, ama öyle bir klasik ki, hani eskiden okuduğumuz o fantastikler gibi. Yetenek kitabı gibi, Ulysses Moore'lar, Narnia'lar gibi(her ne kadar benzemese de) Öyle ki, müthiş bir nostalji yaşatıyor size, huzurlandırıyor. Orijinal bir konu bulayım derken hikayeyi mahvetmiyor, en azından sağlam bir konu seçmiş. O nostalji hissi o kadar tatlı bir his ki... mutlaka yaşamanız gereken bir şey. 

Film tadında, evet bazı replikler çok klasik, öyle ki yuh diyorsunuz. Ama birazcık sabredin, sizi müthiş bir final bekliyor. 
Hah! Final demişken,işte benim sevdiğim kısma geldik. Bu kitaba 1 yada 2 falan verenlere saygım sonsuz ama sadece finali sayesinde ona 4 verilir. En az 4. 
Böyle bir final okumayalı ne kadar zaman oldu?... (5. Dalga'dan bahsetmiyorum, o yarım kalan finallerdendi, bu tamamlanan finallerden.) Kitaba kilitleniyorsunuz, sandalyenize çöküyorsunuz ve Sia'nın 'Loved me back to love' isimli şarkısıyla okuyorsunuz. (Bu şarkı tam tam tam bu final için yazılmış. Aklınızda bulunsun.) Çarpılıyorsunuz. Her şey altüst oluyor. Ne kadar tahmin etmeye çalışırsanız çalışın, emin olun, mutlaka bu yazar sizi ters köşe yapıyor. ''Ha?'' diye kalıyorsunuz.

Müthiş dersler veriyor bunu yanında, sadece bir masal okumuyorsunuz, eğer görebilirseniz iyi çıkarımlarda bulunabilirsiniz. Duyguyu da iyi analiz ediyor, önünüze sunuyor. Yazar kendinden çok şey katmış, belli.

Ayrıca biraz fazla uzatılmış gibi. Ama bu da fazla sorun olmayacaktır (o finalden sonra aklınıza bile gelmeyecek.).

4,5/5

Neyse, daha fazla kouşursam ağzımdan fena bir spoiler kaçıracağım. Kimsenin baskısında kalmadan alın, okuyun ama beklentinizi -final için bile- düşük tutun, böylece daha fazla zevk alabilirsiniz. Keyifli okumalar...


24 Ocak 2016 Pazar

Şarkılardan Türkülerden-4: SIA

Sia'yı biliyorsunuz ama ben daha yeni dinlediğim o güzel şarkıların ona ait olduğunu fark edebilmiş biri olarak... ehem ehem...
Neyse. Annem bile beğendiyse herkes beğenir diye düşündüm ve o kadar çok dinliyorum ki yazmasam olmazdı.
Kendi sevdiğim sırayla onları buraya koyacağım. Sizin için de belki nostaljik bir şeyler olmuş olur. :)

Sia Severler ve Sia Destekleyenler Kurulu'nun Çok Gizli ve Özel Konsey Toplantısı'nda uzun uzadıya konuşulan ve zorlukla sıralanabilen ve işte -o merakla beklenen sıralama geliyor!
Karşınızda Sia ve şarkıları! 

Bu benim Sia ile tanıştığım şarkı. Benim için o kadar özel ki... Gerisini siz dinleyin ama kalp rahatsızlığı olanlar yanlarına ilaçlarını da alsınlar. Malum kalbinize ulaşıp onun pır pır uçmasına neden oluyor. (Tamam tamam sustum.)
1. Chandelier
(Not: Kız çıplak değil. Bilmeyenler varsa...)

Tabii ki de ikinci olarak... annemin hayranlığını kazanan, benim göz nurum, yorulduğumuzda bizi dinlendiren, aynı şarkılardan sıkıldığımızda kulağımızı okşayıp içimizi açan... alkışlarla- BIRD SET FREE GELİYOR!
2.Bird Set Free


3. Elastic Heart


4. olarak da daha çıkalı 1 hafta olmamasına rağmen yine gönüllerimizde taht kuran... -arkışlarınızla-UNSTOPPABLE GELİYOR!
4. Unstoppable

5. Reaper

Şimdi de en çok detone olduğu belki de kendini en çok yıprattığı şarkı geliyor.
6. Alive

7. Fire Meet Gasoline
Artık dinlemekten bıktığım bir şarkıdır kendileri.

*BONUS*
California Dreaming
Bunu nereye koyacağımı gerçekten bulamadım. Hala da filmini izlememiş olmanın verdiği o sıkıntı omuzlarımdadır...

Bunları dizmek de kitap sıralamak kadar zordu. Belki kitap sıralamanın zorluğunun ee... çeyreği kadar felan. Neyse, zordu işte. Dinleyin bakalım. :) Daha Cheap Trills var, Titanium var... Ama uğraşacak adam yok işte! Yoruldum.
Yakında tekrar grüşmek dileğiyle...

23 Ocak 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu: Mucize

MUCİZE 
R. J. PALACIO
Pegasus Yayınları
334 syf.

Bu kitap hakkında çoğu kişiden farklı görüşlerim var sanırım. (sondan ikinci paragrafta ayrıntısıyla anlattım.) Daha öncesinde başlamıştım ama yazarın üslubundaki basitlik ve yetersizlik (ilk kitabı oluşuna bağlamak gibi bir delilik yapmıştım!?) direkt gözüme çarptı, bıraktım. Ne kadar zorlasam da üsluba verdiğim önemi göz ardı edemiyorum. :( Ama ne olduu...??
Tatile girince okudum ve kitap bu lafımı yüzüme çarptı. 

Ana karakter 10 yaşında, doğal olarak ona uygun bir üslup kullanacak yazar, bunu bile bile uyuzluk ettim ya! Sanırım sınav dönemime denk gelmişti. Ehem ehem... :)

Neyse, konuya geçelim. Ana karakterimiz Auggie Pullman, Goldenhar Sendromu adlı bir hastalıktan doğuştan muzdarip. Yani gözleri olması gerekenden 3 cm daha aşağıda, sol gözü sağa göre bariz bir şekilde yamuk gibi, kenarları kapalı, göz çukurları da yeterince derin olmadığından gözleri pörtlek gibi duruyor. Kulakları ise boynundan çıkmış gibi, birer yumruk halinde. Neyse, yani son derece kötü bir durumda. 
Peki böyle bir çocuğun hayatının nasıl olmasını beklersiniz? İnsanlar onu gördükleri anda kaçıyorlar, yüz buruşturuyorlar, ardından konuşuyorlar ve o daha bir çocuk. Henüz 10 yaşında bile değil. Ama her şeyin farkında. 
Çocukken bir astronot kaskı bulmuş ve hep onunla dışarı çıkmış, böylelikle biraz olsun insanların arasına karışabilmiş. Ayrıca Cadılar Bayramı onun en sevdiği gün. Keşke her gün Cadılar Bayramı olsa, diyor. O gün herkes bir kostüm bulup giydiği için kendini de diğer insanlarla normalmiş gibi görebiliyor.
Onun haricinde şöyle diyor:
''Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.''
Daha öncesinde hep annesi ona evde eğitimini vermiş, zaten ilk kez 5. sınıfta mı başlıyordu, emin değilim, öyle bir şey olmalı. Sonunda okula yollamaya karar veriyorlar, gidiliyor; müdür, yeni arkadaşlar, ihanetler, yanlış anlamalar, ön yargılar, dedikodular, nezaket...
Çok iyiydi. Bir çocuk nasıl yeniden doğar, nasıl kendine güvenini kazanır, dünyayı nasıl görür anlıyorsunuz. Çocukluğunuza dönüyorsunuz.

Tek sorun, her şeyin zamana bağlanması. Yani ''Zaman her şeyin ilacıdır'' sözü bellenmiş gibi. O durumdaki bir çocuğun etrafındaki çocukların o kadar kolay alışmaları(görece olarak) ve Auggie'nin normal hayatta olacağı kadar çabalamayışı göze çarpıyor. Koridorda başını eğiyor(onun ne hissettiğinden bahsetmiyorum) ve insanlar 1-2 haftada alışıyorlar, insanlara gidip derdini anlatmıyor, özgüvenini kazanmak için yeteri kadar savaşmıyor, insanlar da onun yanında (ilk başta) o kadar ağır konuşmuyorlar (normale göre). Bu da kitapta mücadele ruhunu ve dram kısmını azaltmış, gayet eğlenceli ve komik bir şekilde yazılmış. (Eğlence bakımından iyi ama ben mücadele ruhunu, savaşma azmini pek göremedim, kaldı ki böyle bir konuda bence olmalıydı.)

Onun dışında sadece birkaç saat içinde bitiyor, oldukça akıcı, basit cümleler kullanılmış, duru. Orijinal bir konuya sahip(iyi bir tecrübe sahibi olmamızı sağlıyor). Hem de diğer kitaplardan farklı olarak bölümler maksimum 3 sayfa, ki çoğu 1,5 sayfayı geçmiyor. Çok rahat ve hızlıca okuyabiliyorsunuz. Bölüm başlıkları da kendiyle yaptığı bir röportaj gibi.(Neden okula gitmedim? , Nasıl dünyaya geldim? vb.)

4,5/5

İyi okumalar!...

21 Ocak 2016 Perşembe

5. Dalga'yı Bitirince

Arkadaşlar, az önce 5. Dalga'yı bitirdim.
Evet.
    O 5. Dalga'dan bahsediyorum. Hani şu sevgili Rick amcamızın yazdığı.
Okurken fikirlerine ve zekasına aşık olduğum, yazdıklarında kendimi bulduğum(ilk defa bu kadar iyi bir şekilde) potansiyel can ciğer kuzu sarması adayım Rick amca, kitabın sonunda beni(ve tahmin ediyorum ki sizleri de) sırtımdan bıçakladı.  -_-

Cidden o son neydi ya? Tamam, ikinci kitabı olabilir(o kadar iyi olmadığını söylüyorlar, biz ne yapacağız?!) ama o nedir ya, şaka yapıyorsun. Şu an kafamdaki teori sayısını üslü sayılarla bile anlatamam sanırım. O kadar son okuyup tecrübe kazanmış insanlarız fakat bu nedir, bu nediir?
Rick amca sen ne yaptın? Sen nereden geldin? Sen gerçekten insan mısın? Bunu gerçekten bir insan mı yazdı? (Kızıl Yükseliş'de bile bu kadar etkilenmemiştim.)
Neden? Neden? Nedeeennnn?
Nayııırrrr! Nolamaaaazzzz!!!
***
Biraz sakinleştikten sonra: Eee... öncelikle... bu saçma yazıyı neden yazdığımı bilmiyorum, sadece unutun, bunun için özür dilerim. Neyse, yorumu da gelecek zaten. Ama şu an yazabileceğimi zannetmiyorum yoksa burası bir spoiler bloguna dönecek.

Yarın karneler alınıyor ve sonra... TATİİİLLL!!! Eveeettt!!
Oh, biraz rahatladım.


Sanırım bu hayatımda yazıp yazabileceğim en saçma şeydi. :)

10 Ocak 2016 Pazar

Sevdiğin Kız Sana Abi Demiş - YGS Şifresi

Merhaba millet! Nasılsınız? Biliyorum, beni çok özlediniz, sınavlar işte ne yapalım!
Neyse bugün size 2 tane gülmelik video koyacağım. (Bilenler sürprizini kaçırmayalım!)

1-Sevdiğin Kız Sana Abi Demiş

Tam dramlık! Bunu sınıftan biri sunumu için izletmişti de o zaman da sınıfın ortasında gülmemek için kendimi zor tutmuştum. 

2-YGS Şifresi

Millet, eğer aranızda biri bu videoyu yanlış anlayıp da siyasete falan çekmek isterse onu dargörüşlülüğünden ötürü kutlar, eğlencemize çomak soktuğu için canı gönülden kınarım.
Amacımız: ''Eğlenmek.'' O kadar.
Bu arada, sorularda şıkların dikkat hataları vb.ye göre düzenlendiğini çok soru çözen insanlar olarak elbette biliyoruz, değil mi? (biliyormuş gibi yapın)
Burada da adam o şifreyi çözmüş, işe de yarayacaktır, varın deneyin derim!
Bir Damla Alev Tarafından ONAYLANMIŞTIR!
TESCİLLİ.
Gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz,işe yaramazsa da sakın gelmeyin, ürün iadesi falan kabul etmiyoruz.

Yakında Eelanor & Park'ın yorumu gelecek, sonra da Tatlı Şeytan, Dikkat!Aşk Çıkabilir, Simyacı, Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk falan da var ve hepsini bitireli ay oldu, Allah'ım!! Bana dua etmeyi de unutmayın. Yorum yazın lütfen!
Gözlerim acıyoo... Neyse, kendinize iyi bakın. 
Görüşürüüüz! :)