13 Eylül 2015 Pazar

Kitap Yorumu: Ermiş

Evet, Ermiş. 
Ermiş.
Ermiş
HALİL CİBRAN
İş Bankası Yayınları
Çeviren: Ayşe Berktay
54 sayfa
6 TL
Felsefe, hayat, öğüt (vb...)

54 sayfaya hayatı, canı, yaşamı sığdırmak ne mi demektir? İşte bu demektir.
Bana uzun bir süre önerildiği halde ben okumamıştım, size söylüyorum bunu. Evet, sana. Sen sakın bu hataya düşme ama sorgulamadan da kabul etme asla.

El Mustafa, Orphalese kentinde on iki yıl boyunca kendini doğduğu adaya götürecek gemisini beklemiştir. Halk tarafından o kadar sevilmiştir ki insanlar arasında 'seçilmiş' gibidir, özeldir.
(Kitabı okurken özel de neymiş onun yanında diyorsunuz, o ayrı.)
On ikinci yılda gemisi gelir ama halktan ayrılmak yüreğine büyük bir hüznün yerleşmesine sebep olur. Halk da istekli değildir. Sonra, sırayla herkes -uğraşına göre- El Mustafa'dan öğüt ister ve o da başlar cevaplamaya...
Aşka Dair. Sevinç ve Kedere Dair, Zamana Dair, Hazza Dair, Ölüme Dair... 
Kitap bu tür başlıklardan oluşmakta aslında.

Bu kitabı okuyanlar genelde ''Halil Cibran nasıl Müslüman olmaz?'' demişler; bu da bazı ayrıntıları kaçırdıklarına işaret çünkü kitapta benim sayabildiğim 3 nokta vardı, Müslüman olamayacağının ispatı olarak. Onların dışında gerçekten de Müslümanlığa yaraşır, onurlu ve güvenilir ve bir o kadar da derin sözleri var.
O yüzden sorgulamadan almayın diyorum.
(Bu arada kimsenin dinine karışmıyorum. Ben kendi dinimde olanlara bir uyarı yaptım yalnızca. İstemeyen kabul etmek zorunda değil. :) )
Daha fazla bahsetmeyeceğim. Aşağıya alıntıları koyacağım. Varın, siz düşünün...

ALINTILAR
Ne zaman özgürlüğu arama tutkusu sizi rahatsız eder,
Ne zaman ki özgürlüğün bir tatmin olduğundan bahsetmeniz sona erer,
İşte o zaman özgür olabilirsiniz gerçekten.

Siz kurallar koymayı çok seversiniz,
ama kuralları bozmayı daha çok seversiniz.
Tıpkı okyanus kıyısında sabırla kumdan kuleler yapan,
sonra da kahkahalarla onları deviren çocuklar gibi.

Ey kardeşim, senin ruhunun yaşantısı, ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır ve eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa, ne sen SEN, ne de ben BEN olabilirdik. Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı, senin ağzından çıkan sözcüklerin benim ağzımdan çıktıklarına inanır; ya da senin yüzüne baktığımda aynadan kendi yüzümü seyrediyorum sanırdım.

Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülkten değil.
Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde
Azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?
(İşte bu benim lafım!)

"Veririm ama sadece hak edenlere" dersiniz sık sık. 
Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de çayırlarınızdaki sürüler. 
Onlar yaşayabilmek için verir, çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır.
(Yukarıda bahsettiğim 3 noktadan biri bu. Doğru gibi duruyor ama kesinlikle bir küçük nokta kaçırılmış: Merhamet herkese verilmez. ''Merhamet etmeyene merhamet edilmez.'' Bu söze kim karşı çıkabilir?!)

Hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin sırrına ermek demektir. Fakat eğer ıstırap çekerken, doğduğunuz güne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayı alnınızın kara yazısı sayıyorsanız, o zaman size cevabım şudur: Yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir.

Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, "Neden elbisen yok?" diye sorar, ne de evsiz olana "Evine ne oldu?" der.

Ne yazık ki geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemezler.

İnsanın ihtiyaçları değişir, ama sevgisi değil, ne de sevgisinin, ihtiyaçlarını tatmin etmesi gerektiği arzusu.
Birbirinizi sevin, ama birbirinizi sevginizin kölesi yapmayın; sevgi, bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında, gidip gelen, yükselip alçalan bir deniz olsun.

Neşeniz, maskesi düşen kederinizdir.(Burada neşe ve kederin nasıl kardeş olduğunu anlatıyordu.)

Başınıza tacı oturtacak olan da, sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir. (Haksız değilmişim överken, değil mi?)

Çocuklar, sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. (Evvettt!)

Kuyunuz dopdoluyken susuzluktan korkmak dindirilemez bir susuzluk değil mi? (Nefesiniz kesildi değil mi?)

Aaahhh, hepsini buraya koyamamanın acısını bilemezsiniz...
5/5 (okuyanların tamamı gibi :) )
Yalnızca okuyun.

OKUYUN.
OKUYUN.
OKUYUN.
:D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder