23 Ocak 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu: Mucize

MUCİZE 
R. J. PALACIO
Pegasus Yayınları
334 syf.

Bu kitap hakkında çoğu kişiden farklı görüşlerim var sanırım. (sondan ikinci paragrafta ayrıntısıyla anlattım.) Daha öncesinde başlamıştım ama yazarın üslubundaki basitlik ve yetersizlik (ilk kitabı oluşuna bağlamak gibi bir delilik yapmıştım!?) direkt gözüme çarptı, bıraktım. Ne kadar zorlasam da üsluba verdiğim önemi göz ardı edemiyorum. :( Ama ne olduu...??
Tatile girince okudum ve kitap bu lafımı yüzüme çarptı. 

Ana karakter 10 yaşında, doğal olarak ona uygun bir üslup kullanacak yazar, bunu bile bile uyuzluk ettim ya! Sanırım sınav dönemime denk gelmişti. Ehem ehem... :)

Neyse, konuya geçelim. Ana karakterimiz Auggie Pullman, Goldenhar Sendromu adlı bir hastalıktan doğuştan muzdarip. Yani gözleri olması gerekenden 3 cm daha aşağıda, sol gözü sağa göre bariz bir şekilde yamuk gibi, kenarları kapalı, göz çukurları da yeterince derin olmadığından gözleri pörtlek gibi duruyor. Kulakları ise boynundan çıkmış gibi, birer yumruk halinde. Neyse, yani son derece kötü bir durumda. 
Peki böyle bir çocuğun hayatının nasıl olmasını beklersiniz? İnsanlar onu gördükleri anda kaçıyorlar, yüz buruşturuyorlar, ardından konuşuyorlar ve o daha bir çocuk. Henüz 10 yaşında bile değil. Ama her şeyin farkında. 
Çocukken bir astronot kaskı bulmuş ve hep onunla dışarı çıkmış, böylelikle biraz olsun insanların arasına karışabilmiş. Ayrıca Cadılar Bayramı onun en sevdiği gün. Keşke her gün Cadılar Bayramı olsa, diyor. O gün herkes bir kostüm bulup giydiği için kendini de diğer insanlarla normalmiş gibi görebiliyor.
Onun haricinde şöyle diyor:
''Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.''
Daha öncesinde hep annesi ona evde eğitimini vermiş, zaten ilk kez 5. sınıfta mı başlıyordu, emin değilim, öyle bir şey olmalı. Sonunda okula yollamaya karar veriyorlar, gidiliyor; müdür, yeni arkadaşlar, ihanetler, yanlış anlamalar, ön yargılar, dedikodular, nezaket...
Çok iyiydi. Bir çocuk nasıl yeniden doğar, nasıl kendine güvenini kazanır, dünyayı nasıl görür anlıyorsunuz. Çocukluğunuza dönüyorsunuz.

Tek sorun, her şeyin zamana bağlanması. Yani ''Zaman her şeyin ilacıdır'' sözü bellenmiş gibi. O durumdaki bir çocuğun etrafındaki çocukların o kadar kolay alışmaları(görece olarak) ve Auggie'nin normal hayatta olacağı kadar çabalamayışı göze çarpıyor. Koridorda başını eğiyor(onun ne hissettiğinden bahsetmiyorum) ve insanlar 1-2 haftada alışıyorlar, insanlara gidip derdini anlatmıyor, özgüvenini kazanmak için yeteri kadar savaşmıyor, insanlar da onun yanında (ilk başta) o kadar ağır konuşmuyorlar (normale göre). Bu da kitapta mücadele ruhunu ve dram kısmını azaltmış, gayet eğlenceli ve komik bir şekilde yazılmış. (Eğlence bakımından iyi ama ben mücadele ruhunu, savaşma azmini pek göremedim, kaldı ki böyle bir konuda bence olmalıydı.)

Onun dışında sadece birkaç saat içinde bitiyor, oldukça akıcı, basit cümleler kullanılmış, duru. Orijinal bir konuya sahip(iyi bir tecrübe sahibi olmamızı sağlıyor). Hem de diğer kitaplardan farklı olarak bölümler maksimum 3 sayfa, ki çoğu 1,5 sayfayı geçmiyor. Çok rahat ve hızlıca okuyabiliyorsunuz. Bölüm başlıkları da kendiyle yaptığı bir röportaj gibi.(Neden okula gitmedim? , Nasıl dünyaya geldim? vb.)

4,5/5

İyi okumalar!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder