4 Temmuz 2016 Pazartesi

Kitap Yorumu: Locke Lamora'nın Yalanları

     Uzun bir zamandır kitap okuyamayan bu naçizane garip dostunuz, kitaplar dünyasına hangi kitapla döndü dersiniz? :)
Locke Lamora'nın Yalanları
Scott Lynch
İthaki Yayınları
Çeviren: Cihan Karamancı

İlknokta'da şuan inidirimde, tık tık.)

      Epik Fantastik dünyasına eski ama tehlikeli bir konu olan hırsızlarla dalan bir yazarla karşı karşıyayız. Yada George R. R. Martin 'in de dediği gibi muhteşem bir şekilde yazılmış bir kitapla. 'Yeni bir anlatı ustası aramıza katıldı' da denebilir. 
     Konuyu biliyorsunuzdur artık, ondan bahsetmeyeceğim bugün. Benim bahsedeceğim şey, herkesin de dikkatini çeken o üslup. Çünkü gerçekten olağanüstü bir üslupla karşı karşıyayız. Kurgunun klasik olduğu söylenebilir ama bunu çok kitap okumayan biri rahatlıkla söyleyemez; yani kurgu basitliğini örtecek derecede muazzam bir üslup var. Oldukça akıcı ve hızlı okumanıza izin veriyor (tekniklere artık ihtiyacınız yok!) 
     Sanki aramızdan biri gibi, fakat bir o kadar da farklı ve yepyeni bir dünyadan konuşuyor, o dünyaya bizi bir ısıtırken bir yandan da aradaki mesafeyi hep koruyor. Kitaba ilk başladığınızda bunu anlayacaksınız! 

     Ayrıca Scott abinin dünyasına ilk girerken biraz zorlanabilirsiniz; o kadar canlı ve gerçek ki; böyle bir yere ilk defa gidiyormuşsunuz hissi uyandırıyor. Bunun yanında kafanız allak bullak olabilir çünkü karakterler fazla, olaylar karışık; bir şekilde okuyan herkesin kafası başlarda karışmış. Ama sabredip devam ettiğinizde her şey öyle bir yerine oturuyor ki, Locke sanki hep aramızdaymış gibi
 Siz benim gibi yapmayın, kafanız karışınca bırakmayın! (başka sebeplerim de vardı desem kendimi affettirmiş olur muyum?) 
     Asıl hikayenin anlatıldığı bölümlerin arasında bazı kısa bölümler var. Bunlar ya geçmişe dönüyor, ya gelecek hakkında ipuçları veriyor yada bir karakteri tanıtıyor.
     Hımm... Bir de yazarın George Martin ile çok benzer bir huyu var... daha fazla açmayacağım, yoksa spoiler olur! Anlayan anladı! :D
     Kitabı okurken seslice güldüğüm, hatta deli gibi gülme krizine girdiğim kısımlar çok oldu, gerçekten altı çizilmelik, işaretlenmelik kısımları var. Bunlar hem gülmelik hem de hayat dersi veren kısımlar. Zaten evdeki son post-it lerimi de buna harcadım!
     Ana karakterimize gelince... Çok zeki, yani gerçekten çok zeki. Parasını çalacağı adama ne yapacağını anlatarak çalıyor! Gayrı siz düşünün. Fakat yakışıklı yada karizmatik biri değil; önemli olan iç güzelliktir mesajı verilmeye çalışılmış adeta, çünkü yakışıklı olmamasına rağmen dostlarına son derece bağlı ve fedakar biri. Sevince tam seven ama adam gibi sevenlerden, beklemesini bilenlerden, yaptıklarının sonucu kötü olunca gururu yüzünden bunu itiraf etmekten çekinenler gibi değil. Bizden biri gibi. Oldukça da cesur, dostlarına sonuna kadar (gerçekten) güveniyor. Üzerinde çalışıldığını hissediyorsunuz. Asla yalanlayan, karakteri tam oturmamış (yada oturtulmamış) bir insan değil.
     Yan karakterler ise çok canlı, oldukça gerçekçi. Bilirsiniz, genelde yan karakterler geçiştirilir ama burada yan karakterin de yan karakterini ben gayet kolay birbiçimde, sanki ana karaktermiş gibi aklımda canlandırabildim.           
     Ve sona gelince de... Kitabı bitirince başka bir kitabı okumak istemiyorsunuz, sanki içinizde bir burukluk kalıyor gibi değil ama daha değişik, sanki böyle... Aah neyse, anlatamayacağım! İkinci ve üçüncü kitapları da çıktı, bir hayli hızlı çeviriyor Cihan Karamancı (Rüzgarın Adı'nı da o çevirmişti) ama benim daha evde bitirmem gereken kitaplarım varr... Tam bir dramın ortasında kalmış vaziyetteyim.

     
     Neyse doslarım, siz de sakın böyle bir hazineyi bekletmeyin. Hemen edinin, okuyun, okutun bunu! İnsanlar üslup nasıl olurmuş görsünler! Muahahahhah!!! 
    
     Puanım 4,4 den 5! (Kurgu yüzünden 4,5 değil ama bu kitaba da 4 verilmez!)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder