9 Temmuz 2016 Cumartesi

İstanbul Turu 1: Taksim - Beyoğlu - Beşiktaş

Herkese yeniden merhaba! 3 yıldır aklımda olan İstanbul'u gezme planımı hayata geçirmiş bulunmaktayım! Biliyorsunuz, İstanbul'da yaşayan pek çok insan var fakat yabancılar burayı bizden daha çok biliyor neredeyse. (Ben de gerçekten hiçbir şey bilmiyordum.) 
     Çok eleştirdiğim bir konu var. İstanbul'da yaşıyoruz fakat elimizdeki bu değerli cevheri bilmiyoruz, tatillere gidiyoruz başka şehirlere. Bunu ben çok tatile giden bir insan olmadığım için söylemiyorum kesinlikle. Bence, insan önce yaşadığı şehri bilmeli, onu anlatabilmeli, kokusunu buram  buram ciğerlerinde hissetmeden tatile şuraya buraya gitmemeli, gittim diye hava atmamalı.  Ben de bu yüzden Ramazan'ı hem değerlendirmek hem de kalabalığın olmadığı bir fırsat yakalamış olarak; bu düşüncemi, yani hayalimi dirilttim ve başladım gezmeye.
Hiçbir şey bilmeden, öneriler almadan, sadece elimde haritam ve etrafımda turistlerle...
Önce Beyoğlu'na gideyim dedim, giderken de İstiklal Caddesi'ni de görmüş oldum.


Gittiğimde aklımda bloga koymak yoktu, bu yüzden çok özenmeden çekmişim.    -_-  
121A'dan sonra 86'ya bindim ve hani şu bildiğimiz tünel var ya, yukarı çıkınca Taksim Meydanı'na açlıyor; işte oradan çıktım. Sonra daldım İstiklal Caddesi'ne. Elime bir pankart tutuşturmadıkları için Allah'ıma şükürler olsun.. :D

Tamamen eski evlerden oluşmuş bir cadde. İşlemeler size tarihi hakkında birkaç tüyo verirken tarihi Beyoğlu Sineması'nın önünden geçtim.

 Duvarlarda güzel graffitiler vardı gerçekten. Sağında solunda da 3 tane vardı sanırım. Ama hızlı ilerlemek zorundaydım... Zira önüme ne çıkacağını hiç bilmiyorum ve tek ilerleme aracım naçizane ayaklarım... (Asla bu kötü bir şeymiş gibi anlaşılmasın! Fotoğraf çekerken çektiğimiz fotoğrafa odaklanıyoruz, gerçek gözlerimizle görmüyoruz, kendimiz yaşamıyoruz; anı kaçırıyoruz. Mutsuzuz ama farkında değiliz, dünyaya birkaç basit camın ardından bakıyoruz. Kırın bunu. Çok basit. Kırınca da gerçekten haklıymış diyeceksiniz çünkü o an gerçekten yaşadığınızı hissedeceksiniz! :) )

İstiklal Caddesi'nden aşağı inince irili ufaklı bir sürü sokak çıkıyor karşınıza, bazıları çıkmaz sokak, bazıları da sizi çok farklı yerlere götürebilecek biçimde. Yani yön bulma hislerinize güvenmiyorsanız öğrenin, öyle gidin derim. Bana sorarsanız, sanki beynimde navigasyon cihazı varmış gibi :) gittiğim yerlerin nereye açılacağını iyi tahmin ettiğimden işim kolay oldu ve Galata Kulesi'ne vardım. (Sanırım bana cesaret veren şeylerden biri de bu.) Eveet, asıl hedefim kuleye çıkmaktı! Yeey!
Öğrenci 5 TL. Akbil göstermenizi de kabul ediyorlar. Ama siz yine de riske girmeyin.

Şu mükemmel manzaraya bakar mısınız? Şimdi değmiyor mu? Değiyooo!  Tüm İstanbul gözlerinizin önünde... İnsanların uğruna deliler gibi şiirler yazdığı, şarkılar yazıp söylediği, Fatih'in gemileri karadan yürütüp aldığı o nazlı ama güçlü kadın... Tüm boğazları, denizleri, köprüleri, tüm camileri, tüm minareleriyle güzel İstanbul...
  Galata Köprüsü, hemen yanında Yeni Camii var, karşısı Eminönü oluyor. (Benim gibi cahillere gelsin.)
Daha sonra biraz daha gezindim ve Tophane'ye indim. Oraya gitmek isterseniz birine sorun çünkü o dar sokaklardan birinden geçeceksiniz ve biraz yürüme mesafesi var. Caddeye çıktığınızda, karşıda, fazla büyük olmayan Kılıç Ali Paşa Camii tüm güzelliğiyle sizi karşılamalı. Bu arada camide hatimli teravih kılınıyormuş. 
İkindiyi orada kılıyorsunuz, tabii bu sırada olağanüstü güzel sesli bir imam duaları okuyor... İnanılmaz. Kenarda bayanlar için başörtü, uzun kollu ve etek bir arada, terk parça olarak da var. Ben ilk kez gördüm bunu. Ehehehe... gezmeyince...
 Neyse efenim, daha sonra yandaki duraktan Beşiktaş arabalarından birine biniyorsunuz. 28 yada 28T olabilir. Dolmabahçe'yi geçiyorsunuz, gidiyorsunuz, gidiyorsunuz... Şaka şaka yol kısa, son duraktı sanırım. İskelede indiniz ve siz de benim gibi 18.30 vapurunu 3 dk ile mi kaçırdınız? Endişelenmeyin efenim, ona da bir çözümümüz var! 18.55'de çingene vapuru kalkıyor! Eveett! Böylelikle yarım bir boğaz turu yapma fırsatı yakalayacak ve mükemmel fotoğraflar çekebileceksiniz. Çünkü çingene vapuru denilen şey, Beşiktaş'dan Küçüksu Kasrı'nda yani Anadoluhisarı'nda inene kadar Bebek, Ortaköy, Kandilli diye diye birçok durakta duruyor, sonra yoluna devam ediyor.  Tabii biz de bu fırsatı değerlendirdik! Buyrun bakalım.


                                       Ortaköy Camisi, ne kadar güzel değil mi? 




Karma Resimler











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder